
“açmadı henüz ince penceresini suratımda
kaderin söze dönüşmüş bıçağı
işte bu yüzden en son ağzım bilecek”
ırmağın saydam yükü hafif gelir tüyleri düşlerine dikilmiş kuşa
vatoz çırpar kuyruğunu
arzuyu şahlandıran kamçıyı
süzülür kumsalların tarihi boyunca
dalgın huy sığ suların üstünde
işlenir bütün bu olanlar
elifba’ dan oluşan zamana
yazılanlardan daha kutsal bir kenar süsü gibi
“söz yitik aklını bulur bulmaz
sırtımda kısa kollu heceler
nasıl öyle sıcaktı ellerimiz oysa havalar doyasıya ısınmamıştı ”
01,03,21