kalkıyordun koltuktan, o oturuyordu; kalkıyordu sen oturuyordun
birbirinizin sıcağının peşinde
ne iyiydiniz
kediyle sen
miskin zamanların dışında
eski sevgilinin fotoğrafına bakıp kendine dokunuyordun
bir eylem olarak yağmuru seçmiştin
mezarlarını bulunca dişleri kesilmiş fillerin tırmalamayı bıraktın saçlarını
kuşlara böldün kendini
aklın uçup yuvasından
deliliğin göç rotasında bir yerler edinene dek
çatlayan çekirdeğe de sızdın havadan, sudan, topraktan önce
dişleri kamaştıran mayhoşluğusun artık eriklerin…
14,06,20