ekmek kırıntılarıdır atalarının sözleri
serperim dudaklarıma
düş balkonlarına, tapınaklarla çevrilmiş avlulara
dua kuşlarını beslerim
yaralar, dilekler taşıyan
yeniden karşılaştığımızda ispat etmek için ne kadar sevdiğimi
tesbihimin bellisinde gösteririm sayısız tekrarlanan adların gölgesini
saçlarını toplayan kadınlarınki gibi biraz dağınık ama hünerle toplanır gözlerimin bebeğine titreyen unutmadım ifadesi
ama şimdi yokum
tanrısını yanında gezdiren o seyyar çarmıhı aramaktayım
öyle yavaş ki bindiğim eski zaman treni
indiğim her garda bir kaç damla kurumuş kan ve unutulmuş eşyalardan adaklar kolonların dibinde
öyle yavaş ki
paslanıyor avuçlarımda çiviler
biten bir sarhoşluk gibi yitiriyorlar dönüşlerini atomlar birbirlerinin etrafındaki…