Aklım bir turşu kavanozu
Ara ara göz kapaklarımdan tuzlu suyunun fazlasını sızdırıyor basınçtan patlamamak için
Şarabın uykunun yakasını bıraktığı sularda
Gecenin halâ karasına çekiyorum bana kalan hatırasını aklıma takılanların
Uyanıyorum
Bir nalbant olarak bileğin kuvvetine teslim çekicine güvenen
Geçtiği yolun, taşıdığı yükün acısıyla yorgun, birbirine yanaşık atları aramaya
Elimde düş çiviler
Alaşım değil saf hayal
Düzlükleri bilen gem tutmaz at(a)larca işlenmiş zincirimin bir halkasına
Uykumda yürümek bağıra çağıra dünyanın köprüleri üstünde…
12,11,19