O kış seni bulamamıştım
Yoklar içinde bir yok
Her şey istediğin gibi miydi gittiğin uzak çarşambada
Belki de daha uzaklardaydın
Daha perşembelerde
O kış bok gibi de kar yağdı
Dikmen’ den Kızılay’ a penguenlerin buzda kaydığı gibi kıçın kıçın kayarak iniyordu otobüsler, dolmuşlar ve bir kesimi vatandaşların
Kuşlar ılık tarlalara yatırmış olmalılardı ki göğüslerini
Kanatsız bulutlar daha alçak, daha ayaz dolaşır olmuştu tepemizde
O kış seni görememiştim
Körler içinde bir kör
Sabahları kimse kalkmadan
Tutuşmadan kalorifer kazanlarında linyit
Başlamadan kaşkollara sinen kokusu Ankara’ nın
Seni gözlerdim burnumun direğine tırmanıp
Cigara içerdim
Patatesimiz çoktu o kış
Sıkıldıkça soyardım kabuklarını
Tuzlu suya ıslatırdım
O kış hiç okuyamadım dudaklarını
Ne içinden ne dışından bilgi edinemedim ağzının
Cahiller içinde bir cahil
Dünyayı bekledim
Çıkmazına uğradı
Çarşambayı bekledim
Perşembeyi
Şişe bozdurdum ekmek aldım
Yumurtalı patates, kıymalı patates, haşlanmış patates, yavşak patates, şerefsiz patates
Beni hiç sevmedin o kış…
03,10,19