Büyüttüm, besledim, şarkılar söyledim mırıl mırıl
Otur demedim, kal demedim, git demedim
İyi geceler demedim; söndürdüm ışığı erken ve hep önce uyudum açık gözlere karanlığıyla meşhur odada
Sabahtı
Kapı açıktı
Çıktı
Çağırdım gelmedi
Kaçak bir an olarak düşünüyorum şimdi onu
Yaşanmış gibi ve hatırlanmayan
Saate bakılmış duyulmuş bir zaman gibi
Cüzdandaki maaş kartının, hor kullanılmış emeğin, meyhanelerin, kerhanelerin, bilcümle hayırlı-hayırsız kapıların şifresi
Ve sık sık onu yutan sermaye
Uzun vadeli yüksek faizli bir bedelin namlusunu dayamış sırtına
Ödüyordur kim bilir kendisine sunulanı sunarak
Kısa kesip cümleyi susarak, şaraba ekmek banarak
Daha pek çok yolla aklımızın ermediği
…
Ey
Oturdum
Sana bunları düşündüm
Ey
Dilimin ucunda,
Apartmanlara çakılmış sigortasız İskelelerde
Masum katillerin saklandığı ve bir kaç filmde İhsan Yüce’ nin her akşam önüne küçük bir masa atıp rakı içtiği balıkçı barınağında
Yeşilden sarıya alçalan dağ yamaçlarında
Ey
Sana
bunların hepsini unut diye düşündüm
Yüzümden yansıyan kelimelerden
Ey Kalk hadi kalk
Yeryüzünü unut
Her bulutu hatırla…
18,05,19