Gözlerine isimleriyle yaşamak isteyen çiy kuşları inip kalkıyordur bu günlerde
Oralardan bile aklımı yaprakların hışırtısıyla ve yeşil limon kokusuyla dolduruyorsun
dün gece çiçekli bir elbise giydiğine yemin edebilirim
Haydarpaşa’ dan kalkan hayal meyal bir ekimle geliyorum sırtımda- göstermelik bir çanta-
parmaklarımın boğumlarını tımarlıyorum nicedir, tuttuğumda ellerini yanılmasınlar
Bir de sana İzmit’ te trene binen Boşnak oğlandan pişmaniye alacaktım ama vurmuşlar onu ben de yeni öğrendim
yüksek hızlı bir intihar süsü vermişler ölümüne
kız meselesi diyen de var yerleşik bir hayata geçme hevesi diyen de
Ah sevgilim
yana yatmış yazılı taşların
kirpiğinde biriken yaşların
gününü gün eden puştların ömrü uzun olsun
söyle, ayıp yok aramızda
söyle, dönerken İstanbul’ dan sana ne getireyim…
08,10,18