Tanımlanamayan bir cisim yaklaşıyor
Parmaklarından, saçlarından hemen okunmazsa akarken birbirine karışacak harflerle dolu sayfalar süzülüyor
ben ve Kara Köpek ıslağız, terliyiz, suyu sevmiyoruz, dalgalardan ürküyoruz
ince kumdan ve ölü deniz canlılarının tozundan mamul bir zırhla koruyoruz kendimizi
ama gözlerimiz Aşil’in ayak bileği Vuruluyoruz
ezilmiş kola kutularının, dibine kadar çekilmiş izmaritlerin, dün yenmiş ekmek arası tavuk döner kokularının üstüne yığılıyoruz
tanımlanamayan bir cisim yaklaşıyor
başka yerçekimlerinde öğrenmiş yürümeyi
daha hafif, daha uçmaklı adımlarına tezat hayli ağır çekiciliği
Kara Köpek ve ben öyle çok korkuyoruz ki
insan olmak için düşürmeseydim iki bacağımın arasındaydı şimdi benim de kuyruğum
Öyle çok korkuyoruz ki
ölemiyoruz
ödümüz şaşırıp kalmış
üstüne basılmış çubuk kraker gibi un ufak
Dağılmışız
Yaklaşıyor
elindeki havlu
kıyıma ayarlanmış bir lazer silahı
artık bize her yer Tatooine
dökülmüş sayfalar buhurdanıyor öğle sıcağında
Sahil
baltası civalı mürekkebe bulanmış Raskolnikov kokuyor…
24,09,18