Bulutlara çekiliyor sisli gülüşleri
Bahçeye iliştirilmiş güvercin kümesinde hiç çırpılmadan körelmiş bir çift kanat sesi, yarım defterler, paslı tel dolapları, kalayı kaçmış kuşaneler, kitabesini boyayınca bizim olacak sandığımız Ermeni evleri
Kalanlara bakılınca görülüyor biziz kalıntı
Bundan gocunmayacak kadar unutkanız yalnızca
birbirimizi görünce çay içerken, tezgahları dolaşırken, hafta sonları barajın kapakları açıldığında neşeyle akan derenin üstündeki aslına uygun restore edilmiş köprüden geçerken
birlikte unutunca bir bakışın eksildiğini, bir serçenin, aşık liselinin sırasına kazıdığı adın, hep aynı sokaktan geçerek eve dönen adamın
Dik duruyor sanıyoruz yanılmış izdihamlara yaslanmış bedenimizi
Suyun üstünde milyon yağ damlacığı birbirine dokundukça lehimlenip büyüyor, ışığı kırıyor, kemikleri kırıyor, sözleri kırıyor
Sahte bir gökkuşağı kaplıyor caddeleri; yer bırakmıyor -duvarların dibinde bile- çalınmış tebessümlerini bekleyenlere…
10,09,19