Evleri birbirinden uzakta
tohumları karışacak denli yakın tarlaları dip dibe
köylerden birindeyim
harman zamanı cami önü kalabalık, çift römorklu traktörler, her taraf toz duman
işten kaçmışım
Kanatlarını poyrazın yonttuğu kuşlar bilmeye gitmişim
Bekçi’ nin elmalara, hiç görmediğim bağların şarabına dadanmışım
Taş bulup badem kırıyorum
Sarhoş olup düş kuruyorum
Koynumda kaçak müteahhitlerin terkettiği binaların sıvasız boşlukları
Sanki herkesin bundan bir önceki sevgilisi olmayı icat etmişim
yokluk zamanlarında hünerlerime başvurulmuş ve ismi hep -e neydi? ’ lerden sonra bulunmuş
Baktıkça dünyaya yeşil boylu, sarı püsküllü jandarmalar eklemişler çehreme
Teklifsiz dalmışım dört senedir mısır eken dayı oğlunun uykusuna
bu sene çok para edecek, deyip sevinmişim
doldurmuşum ofisin göğü delen silolarını sacdan karnı patlayana dek
Ağzımda acı badem, ekşi elma, yitik düş…
17.08.18