suların yeraltına kaçıştığı çatlaklara baktım
parasını gerçekleyen kalpazanın hep koştuğu gazinoya
karı-koca kavgalarına
diriler biriktiren kıymetli taşların semtine bile
bulamadım
her yeri aradım diyemem
büyük bir lokma her yer
hele de benim için
ama hazır uçuşuyorken eteklerin altına bir göz attım
açık çekmecelere, yan koltukta unutulmuş cüzdanın gizli ceplerine: oralarda evli erkeklerin bir şekilde ele geçirdikleri eski aşklarına dair şeyler olur genelde:fotoğraflar, biletler, benim kadar eskiysen önünde bir şehir simgesiyle başlayan telefon numaraları vb.
ha bir de aceleden iyice kapatılamayan perdelerin arasından sızan şehvetli sergilere
yalan yok
oradaydı da yoksa ben mi göremedim
-orası da cennet değilse gidilmez be-
yine de son gayretimi bölüştürerek diğer benlerime
kalktım aşırı pahalı bir son dakika biletiyle İstanbul’ a gittim
Kadıköy’ de maç çıkışına
mesai bitimi iskeleye, muhtelif metro ve metrobüs duraklarına
yasaklanmış rengarenk mitinglere bile gittim
göz yaşartıcı, duygusal bir deneyimdi
bulamadım
evlerime dağıldım
yeterince ufalanmış ve küçülmüş
yazık lan bana
böyle kocaman, pofur pofur kabardı içim
fırınına kızmış lavaş misali
(acıkıyorum; Urfa’ yla Adana arasındaki bütün coğrafyaya talibim)
etrafta kendine küfür arayan şu çocuk olmasaydı
bir kedi, içindekilerinin çoğu petrol türevi bir reenkarnasyon kutusu, kulağı yeşil küpeli şık bir köpek olsaydı
aklımın tineri inceltmezdi ağzımın serseriliğini
bknz: amk…
01,08,18